KEPÇE KULAK DÜZELTME OPERASYONU (OTOPLASTİ)
Otoplasti; kelime anlamı olarak kulak estetiği demektir. Kulak kepçesi yani auricula’nın yeniden şekillendirilip daha doğal ve estetik hale getirilmesi işlemidir.
Son yıllarda tıbbın gelişmesi ve estetik operasyonların kolaylaşması ile kepçe kulak sorunu, modern ve basit teknikler kullanılarak kolaylıkla tedavi edilebilmektedir. Estetik açıdan problem oluşturması nedeniyle kişilerde özgüven eksikliği ve benlik saygısının azalması gibi psikolojik sorunlara yol açan kepçe kulak sorununun, bireyin sosyal yönden daha iyi bir yaşam sürmesi için operasyonla düzeltilmesinde fayda vardır.
Kepçe Kulak Nedir?
Kepçe Kulak Nedenleri Nelerdir?
Genellikle "yarasa kulakları" veya "dumbo kulakları" olarak adlandırılan çıkıntılı kulaklar, genetik ve gelişimsel faktörlerin birleşiminden kaynaklanabilir. Bu durumun tıbbi terimi "kepçe kulaklardır". Kulakların çıkıntılı olmasının ana nedenleri ise şunlardır:
Genetik: Kulakların kepçe olmasının en yaygın nedeni genetiktir. Çocuğun ebeveynlerinden birinin veya her ikisinin de kepçe kulakları varsa, çocuğun aynı kulak şeklini miras alma olasılığı artar. Bu özellik genellikle aile nesilleri boyunca aktarılır.
Kulak Kıkırdak Gelişimi: Kulağın şekli ve konumu, fetal büyüme sırasında kulaktaki kıkırdak gelişimi ile belirlenir. Bazen kulaktaki kıkırdak gerektiği gibi gelişmez ve anormal kulak şekline veya kepçe kulaklara yol açar.
Kulak Kıvrımının Eksikliği: Fetal gelişim sırasında, kulaktaki kıkırdak daha doğal bir kontur ve açı oluşturacak şekilde katlanmalıdır. Bu katlama işleminin eksik veya düzensiz olması kulakların istenilenden daha fazla dışarı çıkmasına neden olabilir.
Yaralanma veya Travma: Bazı durumlarda, kulağın yaralanması veya travması gibi dış faktörler kulağın şekil ve konumunda değişikliklere neden olarak kulakların çıkıntı yapmasına neden olabilir. Bu genetik veya gelişimsel nedenlerden daha az yaygındır.
Konjenital Durumlar: Down sendromu, Treacher Collins sendromu veya okülo-aurikülo-vertebral spektrum (OAVS) gibi bazı konjenital durumlar veya sendromlar, çıkıntılı kulaklar da dahil olmak üzere kulak anormallikleriyle ilişkilendirilebilir.
Yetersiz Destek Yapıları: Antihelikal kıvrım ve konkal kıkırdak gibi kulak içindeki yetersiz destek yapıları da kulakların çıkıntı yapmasına katkıda bulunabilir. Bu destek yapıları kulakların uygun şeklinin ve pozisyonunun korunmasına yardımcı olur.
Çıkıntılı kulakların genellikle tıbbi bir sorun veya sağlık riski oluşturmadığını unutmamak önemlidir. Bununla birlikte, bazı kişiler için, özellikle de çocuklar için, özbilinç veya sosyal rahatsızlık kaynağı olabilirler ve onları otoplasti gibi düzeltici önlemler almaya yönlendirebilirler.
Otoplasti, kulakları yeniden şekillendirmek ve yeniden konumlandırmak, böylece daha az belirgin görünmelerini sağlamak için yapılabilecek cerrahi bir işlemdir. Genellikle kozmetik nedenlerden dolayı, özellikle çocuklarda özgüven ve özgüvenin artmasına yardımcı olmak için yapılır.
Siz veya çocuğunuzun çıkıntılı kulaklarla ilgili endişeleriniz varsa, kurul onaylı bir plastik cerrah veya bir kulak burun boğaz uzmanına (kulak, burun ve boğaz uzmanı) danışmanız tavsiye edilir.
Kepçe Kulak Nasıl Düzelir?
Çoğunlukla "yarasa kulakları" veya "dumbo kulakları" olarak adlandırılan çıkıntılı kulaklar, otoplasti adı verilen cerrahi bir prosedürle düzeltilebilir. Otoplasti, kulakların daha az belirgin görünmesini sağlayacak şekilde yeniden şekillendirilmesi ve yeniden konumlandırılması için kullanılan yaygın ve etkili bir cerrahi tekniktir. Burada çıkıntılı kulakların otoplasti yoluyla nasıl düzeltilebileceğine dair bir genel bakış yer almaktadır:
Konsültasyon: Süreç, kurul onaylı bir plastik cerrah veya kulak burun boğaz uzmanı (kulak, burun ve boğaz uzmanı) ile yapılan konsültasyonla başlar. Bu konsültasyon sırasında cerrah kulak çıkıntısının derecesini değerlendirecek, hedeflerinizi tartışacak ve cerrahi süreci açıklayacaktır.
Anestezi: Otoplasti genellikle bireyin yaşına ve cerrahın tercihine bağlı olarak sedasyon veya genel anestezi ile lokal anestezi altında gerçekleştirilir. İşlem sırasında hareketsiz kalmalarını sağlamak için çocuklara sıklıkla genel anestezi uygulanır.
Kesi: Cerrah, görünür yara izini en aza indirmek için kulağın arkasında, doğal kıvrımlarda kesiler yapacaktır. Bu kesiler kulak kıkırdağına erişim sağlar.
Kulak Kıkırdağını Yeniden Şekillendirme: Cerrah, daha doğal bir kontur ve açı oluşturmak için kulak kıkırdağını yeniden şekillendirecektir. Bu genellikle kıkırdak katlanarak ve istenen konuma dikilerek yapılır. Antihelikal kıvrımı (kulağın içindeki kıvrım) oluşturmak veya geliştirmek ve konkanın (kulağın büyük, orta kısmı) belirginliğini azaltmak için özel teknikler kullanılabilir.
Kulağın Yeniden Konumlandırılması: Kıkırdak yeniden şekillendirildikten sonra cerrah, daha doğal bir görünüm elde etmek için kulağı başa daha yakın konumlandıracaktır. Kulağı yeni pozisyonunda tutmak için dikişler kullanılır.
Kesiklerin Kapatılması: Kesiler dikişlerle kapatılır ve genellikle kulağın doğal kıvrımlarının arkasına iyice gizlenir. Bazı cerrahlar, alınması gerekmeyen eriyen dikişler kullanabilir.
Pansuman ve Bandaj: Kulakları korumak ve yeni pozisyonunu korumaya yardımcı olmak amacıyla kulaklara pansuman veya bandaj uygulanır. Bazı durumlarda, ilk iyileşme döneminde kulakları yerinde tutmak için bir kafa bandı takılır.
İyileşme: İşlemden sonra hastanın dinlenmesi ve iyileşmesi gerekecektir. Pansuman veya bandajları yerinde tutmak ve kulaklara baskı yapmaktan kaçınmak da dahil olmak üzere cerrahın ameliyat sonrası talimatlarına uymak önemlidir. Şişme ve morarma yaygındır ancak zamanla azalacaktır.
Takip: Hastalar, iyileşmeyi izlemek ve kulakların doğru şekilde iyileştiğinden emin olmak için cerrahlarıyla takip randevuları alacaktır.
Otoplasti genellikle yüksek başarı oranına sahip, güvenli ve etkili bir işlemdir. Çıkıntılı kulakların görünümünü önemli ölçüde iyileştirebilir ve bireyin özgüvenini ve güvenini artırabilir. Bununla birlikte, herhangi bir cerrahi prosedürde olduğu gibi, riskler ve potansiyel komplikasyonlar vardır, bu nedenle kalifiye ve deneyimli bir cerrah seçmek ve konsültasyon sırasında ameliyatın tüm yönlerini tartışmak çok önemlidir.
Otoplasti yetişkinlerin yanı sıra çocuklara da yaygın olarak uygulanır ve ameliyatın zamanlaması bireysel koşullara ve hastanın tercihlerine göre değişebilir.
GÖĞÜS (MEME) ESTETİĞİ
Estetik meme ameliyatı veya kozmetik meme ameliyatı olarak da bilinen meme estetiği, göğüslerin görünümünü iyileştirmeyi amaçlayan bir dizi cerrahi prosedür ve tedaviyi ifade eder. Bu prosedürler genellikle seçmeli olup estetik açıdan daha hoş veya arzu edilen bir meme şekli, boyutu veya simetrisi elde etmek isteyen kişiler tarafından seçilir. Meme estetiği aşağıdakiler de dahil olmak üzere birçok farklı işlemi kapsayabilir:
Meme Büyütme (Augmentation Mammaplasty): Memelerin boyutunu ve dolgunluğunu artırmak için meme implantlarının yerleştirilmesini içerir. Meme büyütme operasyonu genellikle daha büyük göğüsler isteyen veya hamilelik, kilo kaybı, yaşlanma gibi faktörlerle kaybedilen göğüs hacmini geri kazandırmak isteyen kişiler tarafından tercih edilmektedir.
Meme Dikleştirme (Mastopexy): Meme dikleştirme, sarkık memeleri düzeltmek için fazla derinin alınması ve meme dokusunun yeniden şekillendirilmesi amacıyla yapılır. Ayrıca meme ucunu ve areolayı daha genç bir pozisyona getirebilir.
Meme Küçültme (Küçültme Meme Estetiği): Bu ameliyat aşırı büyük göğüslerin boyutunu ve ağırlığını azaltmak için tasarlanmıştır. Sırt, boyun ve omuz ağrısı gibi fiziksel rahatsızlıkları giderebilir ve göğüslerin genel görünümünü iyileştirebilir.
Meme İmplantının Çıkartılması: Bazı kişiler, mevcut implantlarından memnuniyetsizlik, sağlık sorunları veya yaşam tarzı değişiklikleri gibi çeşitli nedenlerle meme implantlarının çıkarılmasını veya değiştirilmesini tercih edebilir.
Meme Asimetrisinin Düzeltilmesi: Bu prosedür, kişinin göğüslerinin boyutu veya şeklindeki önemli farklılıkları gidererek onları daha simetrik hale getirmek için yapılır.
Meme Ucu ve Areola Prosedürleri: Bunlar, memelerin genel görünümünü iyileştirmek için meme uçlarının ve areolaların boyutunun, şeklinin veya konumunun değiştirilmesini içerebilir.
Göğüslere Yağ Transferi: Bu işlemde vücudun bir bölgesinden liposuction yoluyla yağlar alınır ve daha sonra göğüslere hacim kazandırılması veya şeklinin iyileştirilmesi için enjekte edilir.
Meme estetiği genellikle özgüvenin artması, vücut imajının iyileştirilmesi ve hamileliğin, kilo dalgalanmalarının veya doğal yaşlanma sürecinin etkilerinin ele alınması gibi çeşitli kişisel nedenlerle aranır. Hedeflerinizi tartışmak, mevcut seçenekleri anlamak ve meme estetiği prosedürleri hakkında bilinçli kararlar vermek için kurul onaylı bir plastik cerrahla görüşmeniz önemlidir. Her ameliyatta olduğu gibi bu prosedürlerle ilgili riskler ve potansiyel komplikasyonlar bulunduğunu ve bireysel sonuçların farklılık gösterebileceğini unutmayın.
Meme estetiğinde kullanılan spesifik cerrahi teknik ve yöntemler, seçilen işleme göre değişiklik gösterecektir. Hedeflerinizi, seçeneklerinizi ve kişisel durumunuza en uygun prosedürü tartışmak için kurul onaylı bir plastik cerrahla görüşmeniz önemlidir. Cerrah, ameliyat öncesi hazırlık, cerrahi süreç, iyileşme ve beklenen sonuçlar konusunda rehberlik sağlayacaktır. Ayrıca seçilen prosedürle ilişkili olası riskleri veya komplikasyonları tartışacaklar.
Kanser Sonrası Göğüs Büyütme Nasıl Yapılır?
Kanser tedavisinden sonra onkoloji uzmanları tarafından uygun görülen süreçten itibaren meme estetiği uygulamaları için planlama süreci başlatılabilir. Estetik operasyon tek bir meme üzerinde veya her iki meme üzerinde birden gerçekleştirilebilir. Kanser tedavisinde meme dokusu çıkarıldıktan sonra estetik operasyonlar yardımıyla meme onarımının yapılması bireyin ruhsal ve bedensel olarak kendini çok daha iyi hissetmesi, eski kozmetik görünümüne kavuşması ve yaşam kalitesinin yükselmesi gibi olumlu etkilerinden dolayı mutlaka önerilen uygulamalardır. Bu nedenle kanser tedavisi alan hastaların onkoloji uzmanlarına danışarak uygun zamanda estetik operasyon için yönlendirme talep etmeleri önerilir.
Meme Estetiği Sonrası Nelere Dikkat Edilmelidir?
Meme estetiği her ne kadar basit ve çok düşük risk taşıyan operasyonlar olsa da diğer tüm ameliyatlarda olduğu gibi cerrahi bir girişim gerektirir. Bu nedenle operasyon öncesinde olduğu gibi sonrasında da birtakım konulara hassasiyet gösterilmelidir. Anestezi altında gerçekleştirilen meme estetiğinden sonra anestezik maddenin etkisiyle bir miktar yorgunluk ve mide hassasiyeti görülebilir. Bu sorunlar genellikle bir gün içerisinde kendiliğinden iyileşir. Göğüs estetiği ameliyatı sonrasında dikkat edilmesi gereken bazı konular aşağıdaki gibidir:
• Yapılan uygulamaya göre değişmekle birlikte genellikle operasyondan sonraki belirli bir süre boyunca göğüste istenen formun oluşturulabilmesi için destekleyici özel sütyenlerin veya elastik bandajların kullanımı önerilir. Hekimin önerisine uygun şekilde bunların düzenli kullanımı operasyonun başarısını artıracaktır.
• Operasyon sonrası kullanım için bazı ağrı kesici ve enfeksiyon önleyici ilaçlar reçetelendirilebilir. Bunlar hekimin önerdiği şekilde kullanılmalıdır.
• Bunların yanı sıra operasyon bölgesinin korunması ve meme şeklinin korunması için banyo yapma zamanı, yatış pozisyonu, kullanılacak ilaçlar, kaçınılması gereken hareketler gibi konularda da hekime danışılmalıdır.
Göğüs Estetiği Kaç Günde İyileşir?
Çoğu zaman hastalar 6 hafta içerisinde her türlü hareketi yapabilecek ve herhangi bir sakınma olmadan günlük yaşamını sürdürebilecek hale gelir. Kontrol randevuları esnasında bu gibi konularda gerekli yönlendirmeler hekim tarafından yapılacaktır.
YÜZ GERME AMELİYATI NEDİR?
Ritidektomi olarak da bilinen yüz germe ameliyatı, yüz ve boyundaki gözle görülür yaşlanma belirtilerini iyileştirmek için tasarlanmış kozmetik bir cerrahi işlemdir. Yüz bölgesindeki sarkma, kırışıklık ve yaşa bağlı diğer değişikliklerin giderilmesinde en yaygın ve etkili yöntemlerden biridir. Yüz gerdirmenin temel amacı daha genç ve gençleşmiş bir görünüm yaratmaktır.
Yüz germe ameliyatı öncesi dikkat edilmesi gereken şeyler nelerdir?
• Kan sulandırıcı bir ilaç kullanıyorsanız bunu doktorunuza danışarak en 7-10 gün önce bırakmanız gerekir.
• Bazı ilaçların ve vitaminlerin kan sulandırıcı etkileri vardır ve ameliyat esnasında ve iyileşme döneminde kanamaları arttırabilir. Kullandığınız ilaçları, besin takviyelerini, zayıflama çaylarını doktorunuza bildirmeniz son derece önemlidir.
• Herhangi bir maddeye veya ilaca allerjiniz varsa mutlaka doktorunuza bilgi veriniz.
• Sigara kullanan hastaların ameliyattan en az 3 hafta önce sigarayı bırakmalarını öneriyoruz.
• Ameliyattan bir hafta öncesine kadar alkol kullanılmamalıdır.
• Ameliyattan en az 6 saat öncesinden itibaren hastanın aç olması gereklidir.
• Ameliyata gelirken doktorunuzun sizden istediği tetkikleri (tomografi, ultrasound, mamografi) mutlaka yanınızda getiriniz.
• Ameliyata gelirken makyaj yapmayın, takı takmayın ve oje sürmeyin, değerli eşyalarınızı lütfen yanınızda getirmeyin.
Endoskopik yüz germe adımları nelerdir?
Şakak bölgesinde saçlı deride 2-3 cm'lik bir kesi yapılır. Göz kapağının iç veya dış kenarında başka bir kesi yapılır. Bu kesilerden özel cerrahi aletler ve ince bir kamera kullanılarak orta yüz, şakak ve alın bölgeleri yeniden şekillendirilir.
Yüz derisine herhangi bir kesi yapılmaz. Alt göz kapağı açılmadan da işlem gerçekleştirilir. Cilt çıkarılmaz ve cilt altında cerrahi diseksiyona gerek yoktur.
Bu ameliyatın SMAS ve deri tabakasına bir etkisi yoktur. Bu amaçla cilt ve cilt altı dokuları genç olan hastalar için idealdir. Alt göz kapağındaki kas gevşekliği ve deri fazlalığının belirgin olmadığı erken evre deformitelerde faydalıdır. Klasik yüz germe operasyonuna göre daha kısa sürer ve belirgin bir ağrıya neden olmaz. İleri derecede yaşlanma belirtileri olanlarda tercih edilmez.
Bu işlemde yüzün anatomik yapıları olması gereken yerlere doğru çekilir ve bu işlem yüzde herhangi bir iz bırakmaz. Yüz mimik kaslarının deri ile bağlantısı bozuk kalır ve mimik kaybı olmaz. Kaşlar, göz altı ve yanaklar hem yandan hem de yukarı doğru uyum içinde görünür. Yüzdeki dokular açılarak yanlara ve yukarıya doğru hafif eriyen dikişlerle sabitlenir. Saçlar kesilmez ve iz kılların içinde kaldığı için dışarıdan belli olmaz.
Yüz derisinde aşırı kırışıklık ve gevşeklik varsa bu yönteme ek olarak kulak önünden kesi yapılabilir. Ama yüzü taşıyan ve şekillendiren asıl şey endoskopik yöntemle atılan dikişlerdir. Yüz derisine yük uygulanmaz. Aksine yükü derin dokular taşır. Bu prosedür iz bırakmaz. Düz, gergin bir ifadeden kaçınarak yüze oval bir şekil verir.
Endoskopik Yüz Germe Ameliyatı Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler
• Endoskopik orta yüz germe ameliyatından sonra alçı uygulanır. Böylece orta yüz bölgesinde ödem oluşumu engellenir. Ameliyattan 7 gün sonra alçılar çıkarılır.
• Gözlerde hafif çekiklik ve bir miktar ödem oluşabilir. Bunlar geçicidir ve 2-3 hafta içerisinde tamamen ortadan kalkar.
• Bu dönemde hasta stresten uzak durmalı ve yorucu aktivitelerden uzak durmalıdır. Cildin yüz bölgesine oturması yaklaşık 3 ayı bulabilmektedir.
FOXY EYES NEDİR?
"Tilki Gözler" prosedürü, üst göz kapağının dış köşesini kaldırmayı ve şakaklara doğru hafifçe çekmeyi içerir. Cerrahi bir işlem olmayıp Fransız Askı ipleri kullanılarak yapılmaktadır. Birçok kadının makyajla elde etmeye çalıştığı çekici yüz ifadesine kolayca ulaşmayı mümkün kılar. Gözleri öne çıkarır ve yüze çarpıcı bir ifade katar.
Kedi Gözleri veya Bella Gözleri olarak da bilinir.
Fox Eyes Kimlere Uygulanabilir?
Fox eyes uygulaması için ilk olarak 18 yaşını doldurmanız gerekmektedir. Kadın ya da erkek farektemeksizin herkese uygulanabilen Fox eyes uygulaması daha çok şu gibi durumlarda uygulanmaktadır;
• Kaş düşüklüğü yaşayan kişiler,
• Gözlerinde yorgun bir ifadeye sahip bireylerde ve
• Küçük göz yapısına sahip kişiler.
Burada önemli olan yüz yapınızın ve göz şeklinizin fox eyes için uygun olmasıdır. Bunun için doktorunuzla detaylı olarak görüşürek bu işlemi yaptırmak isteyip istemeyeceğinize dair net bir karar vermelisiniz.
Fox Eyes Nasıl Uygulanır?
Cerrahi bir işlem olmayan fox eyes uygulaması Fransız Askısı ipleri kullanarak gerçekleşmektedir. Uygulama öncesi uygulama bölgesi lokal anestezi ile uyuşturulur. Uyuşma sonrası kaş ve göz çevresi orta kısımdan göz özel cerrahi ipleklerle yukarı doğru çekilir. 30-45 dk süren Fox eyes uygulaması sonrası herhangi bir iz kalmaz ve etkili göz hatlarına sahip olabilirsiniz.
Fox Eyes Öncesi – Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler
Fox eyes estetiği öncesi doktor ve klinik seçimi oldukça önemlidir. Daha iyi ve etkili sonuçlar alabilmek için işlemin deneyimli plastik cerrahi tarafından uygulanması gerekmektedir. Operasyon öncesi hastanın yüz hattı incelenerek planlama yapılır ve cilt üzerinde işaretleme gerçekleştirilir. Fox eyes öncesi hasta hiçbir şekilde cildine kimyasal bir ürün ile temizlememeli ve makyaj yapmamalıdır.
Fox eyes sonrası kişi hemen günlük hayatına devam edebilir ve herhangi bir iz kalmaz. Fox eyes sonrası yüz hassa bir bölge olduğundan küçük kızarıklık ve morluk meydana gelebilir fakat bu yan etkilerde 1-2 gün süreyle kendiliğinden iyileşmektedir.
KARIN GERME (ABDOMİNOPLASTİ) NEDİR?
Abdominoplasti olarak da bilinen karın germe, karın bölgesindeki fazla deri ve yağın alınmasını ve daha düz, daha tonlu bir görünüm oluşturmak için altta yatan kasların sıkılaştırılmasını içeren bir kozmetik cerrahi prosedürdür. Prosedür tipik olarak, hamilelik, kilo alıp verme veya genetik gibi faktörlerin neden olabileceği karın bölgesinde fazla deri ve yağ bulunan bireylere uygulanır.
Cerrahi olarak operasyon sonrası ciddi anlamda vücudun fiziksel silüetini düzeltmeyi başaran ameliyat türü, diğer tüm cerrahi müdahalelerde olduğu gibi belli başlı riskler taşır. Cerrahınız tarafından size detaylı bir biçimde ifade edilecek olan bu riskler, sizin standart yaşam şeklinizdeki alışkanlıklarınızla da yakından ilgilidir. Sigara ve alkol kullanımı, yetersiz egzersiz ya da egzersizin hayatınızda hiç yerinin olmaması, operasyonun başarısı üzerinde etkilidir. Pantolon, etek ve elbise gibi her türlü kıyafetinizin üstünüzdeki duruşunu olumsuz yönde etkileyen dışarı doğru sarkmış göbek çıkıntısı, bu ameliyat sonrasında büyük ölçüde yok olur. Bel çizgisini netleştiren ve ameliyat öncesine göre daha düz bir karın vadeden operasyon, pubik bölgenin hemen üzerinden ve göbek deliğinin altından atılan bir kesi sayesinde gerçekleşir. Sezeryan çizgisinden daha uzun olan bu kesi, mini abdominoplasti operasyonunu gerçekleştirmek için yeterlidir. Üst karın bölgesinin de gerilme işlemi söz konusu olduğunda, göbek deliğinin yeri değiştirilir.
Abdominoplasti; Karın bölgesinde tüm diyet ve egzersiz çabalarına rağmen giderilemeyen fazlalık bulunan kişilerde, kadın ve erkekler tarafından başvurulan bir vücut biçimlendirme yöntemidir. Sezeryanla yapılan doğumlar sonrasında ya da çoklu hamilelik gibi aşırı kilo almaya sebebiyet verilen durumlarda, doğum sonrasında da tercih edilen bir estetik cerrahi ameliyat çeşidi olan karın germe, vücudu deformasyona uğramış kişilere uygulanır. Bu tip durumlar sonrasında, kendiliğinden normal ve gergin durumuna dönmeyen karın cilt ve kas yapısına sahip kişiler, kolaylıkla eski formuna kavuşabilir. Abdominoplasti ameliyatı, kronik rahatsızlığı bulunmayan ve anestezi uygulamaya uygun hasta adaylarına önerilir. Zira şeker hastalığı gibi kan pıhtılaşmasına engel teşkil edebilecek kronik rahatsızlıklar, bu tip ameliyatların gerçekleştirilmesinin önünde önemli bir engel oluşturur. Yaraların iyileşmesi, çeşitli komplikasyonların oluşmaması ve ameliyat sürecinin başarıyla sonuçlanması bakımından, hastanın bu tip rahatsızlıklarının olmaması önemlidir.
Abdominoplasti ameliyatına karar verildikten sonra, vitamin ve çeşitli ilaçların kullanımı, sigara ve alkol tüketimi gibi konularda doktorun talimatlarına uyulması, sonucun başarısı açısından çok büyük önem taşır. Sigara ve alkol kullanma alışkanlığınız varsa, ameliyattan en az 2 hafta öncesinde bu alışkanlıkları tamamen bırakmanız önerilir. Ameliyatı bekleme sürecinde, nezle, grip ya da herhangi bir hastalık durumu gelişirse, ameliyatı ertelemek daha yararlı olur. Aşırı egzersiz, güneşlenme, düşük kalorili diyetler gibi aktivitelerden de bu süreçte uzak durulması faydalıdır. İyileşme sürecini olumlu yönde etkileyen dengeli beslenme, meditasyon, açık havada yürüyüş gibi faaliyetler hem psikolojik hem de fiziksel yönden fayda sağlar. Karın germe ameliyatları, birçok durumda sigorta teminatları kapsamında değildir. Bu nedenle, ameliyat öncesi sigorta poliçenizin bu operasyonu karşılayıp karşılamadığını da öğrenmeniz gerekir.
Karın germe ameliyatı çeşitleri nelerdir?
Karın gevşekliğinin derecesine ve hastanın özel hedeflerine bağlı olarak gerçekleştirilebilecek farklı karın germe türleri vardır. İşte bazı yaygın karın germe türleri:
• Geleneksel veya Tam Karın Germe: Bu en yaygın karın germe türüdür. Kasık bölgesinin üzerinde, bir kalçadan diğerine uzanan yatay bir kesi ve göbek deliğinin etrafında ikinci bir kesi yapılmasını içerir. Cerrah fazla deri ve yağı alacak, karın kaslarını sıkılaştıracak ve göbek deliğini yeniden konumlandıracaktır. Bu teknik, önemli karın gevşekliği olan hastalar için uygundur.
• Mini Karın Germe: Bu teknik, daha az karın gevşekliği olan hastalar için uygundur. Kasık bölgesinin hemen üzerinde daha küçük bir kesi yapılmasını ve daha az miktarda fazla deri ve yağın alınmasını içerir. Karın kasları sıkılaştırılır, ancak göbek deliğinin yeniden konumlandırılması gerekmeyebilir.
• Genişletilmiş Karın Germe: Bu teknik, karın ve kalçalarında fazla deri ve yağ olan hastalar için uygundur. Kalça kemiklerinin ötesine uzanan yatay bir kesi yapılmasını içerir ve cerrahın karnın yanlarından daha fazla deri ve yağ çıkarmasına izin verir.
• Çevresel Karın Germe: Bu teknik, önemli miktarda kilo vermiş ve tüm orta kısımlarında fazla deri ve yağ bulunan hastalar için uygundur. Bel çevresinde çevresel bir kesi yapılmasını içerir ve cerrahın karın, sırt ve kalçalardan fazla deri ve yağı almasına olanak tanır.
• Fleur-de-Lis Karın Germe: Bu teknik, önemli miktarda kilo vermiş ve karın bölgesinde dikey deri fazlalığına da neden olan fazla deri ve yağa sahip hastalar için uygundur. Bu teknikte fazla deri ve yağı almak için hem yatay hem de dikey kesiler kullanılır.
Cerrahınız, hangi karın germe türünün sizin için en iyisi olduğunu belirlemek için özel ihtiyaçlarınızı ve hedeflerinizi değerlendirebilir. Herhangi bir kozmetik prosedürden geçmeden önce cerrahınızla kapsamlı bir konsültasyon yapmak ve beklentilerinizi ve endişelerinizi tartışmak önemlidir.
Karın germe ameliyatı ortalama 1,5-2,5 saat sürer. Eğer göbek hattı üzerine çıkılmayacaksa ve kas sıklaştırma işlemine ihtiyaç yoksa mini karın germe ameliyatı planlanabilir. Mini karın germe ameliyatı ortalama 1 saat sürmektedir.
Karın germe ameliyatından sonra kişiler genellikle 1 gün hastanede kalmaktadır
Karın germe ameliyatından sonra ilk birkaç gün sıkıntılı olabilmektedir. Ağrılar 4-5 gün sonra belirgin olarak azalır ve 10. Günden sonra tama yakın derecede geçer.
Karın germe ameliyatı geçiren kişiler sosyal hayata ve iş yaşamına ne zaman dönebilirler?
Karın germe ameliyatı geçiren kişiler 4-5 gün sonra sosyal ortamlarına dönebilirler. Eğer fiziksel güç gerektiren bir işleri yoksa 7 günden sonra işlerine dönebilirler. Fiziksel güç gerektiren ağır çalıştıkları bir işleri varsa 1 ay istirahat etmelerini öneriyoruz.
Karın germe ameliyatından sonra ne kadar iz kalır?
Karın germe ameliyatlarında karın alt kısımda yatay olarak uzanan iz kalır ancak bu iz bikini hattının içinde olduğu için dışardan belli olmaz.
Karın germe ameliyat izlerini geçirmek mümkün müdür?
Karın germe ameliyatına bağlı oluşan izleri tamamen kaybetmek mümkün değildir ancak izler zamanla cilt rengini alır ve belirginleri son derece azalır
LAZER LIPOSUCTION (YAĞ ALDIRMA)
Liposuction (Liposakşın) Nedir?
Liposuction, bölgesel olarak birikmiş yağların kanül denilen tüplerle, negatif basınç yardımı ile alınması işlemidir. Yapılan spora ve diyete rağmen giderilemeyen bölgesel fazlalıkların emilerek vücuttan atılması sağlanır.
Operasyon 4 ana yöntemle yapılır;
• Klasik Liposuction
• Lazer Liposuction
• Ultrason Liposuction (VASER)
• Radyofrekans Liposuction
Lazer liposuction'ın klasik liposuction'dan farkı bölgede tespit edilen yağların önce lazer ile parçalandıktan sonra alınmasıdır. Vaser liposuction'da ise ultrasonik ses dalgaları kullanılarak bu yağlar parçalanır ve daha sonra vücuttan uzaklaştırılır. Yağlar sıvı hale geldikten sonra alındığı için klasik liposuction yönteminde görülebilecek dalgalanmalarla karşılaşılmamaktadır. Vaser liposuction yönteminde kullanılan ses dalgaları ile sadece yağlar hedef alındığından çevresindeki önemli dokulara zarar verme olasılığı azalmakta ve operasyon sonrası görülebilecek ağrı, morarma ve şişkinlik en az seviye indirilmektedir. Radyofrekans liposuction'da bu işlemler radyo frekans dalgalarının yağları eritmesi ile yapılmaktadır. Diğer yöntemlerden farkı sadece yağ aldırma operasyonu değil aynı zamanda cildin sıkılaşmasına da yardımcı olmasıdır.
Lazer Lipoliz nedir? Lazer Lipoliz ve Lazer Liposuction arasındaki fark nedir?
Lazer lipoliz fazlalıkların olduğu bölgeye lazer ışınlarının gönderilmesiyle gerçekleşen bir yağ parçalama işlemidir. Lazer liposuction'da yağlar parçalanarak vücuttan alınırken, lazer lipoliz'de bölgedeki yağlar sadece parçalanır ve vücut tarafından emilmek üzere bırakılır.
Lazer lipoliz;
1- Yağ parçalama yöntemidir. Yağlar lazer ile parçalanır ama dışarı alınmaz. Yağların vücudunuzdan zamanla atılması beklenir.
2- Genellikle küçük yağ birikimlerinde uygulanabilen yöntemdir. (çene altı, kol içi)
3- Yağ miktarı az olduğu için cildin toparlanması daha hızlı olur ve operasyon sonrası iyileşme süresi kısadır.
Lazer liposuction;
1- Yağ parçalama ve yağ alma işlemlerinin her ikisinin de yapıldığı yöntemdir. Yağlar lazer ile parçalanarak aspiratör yardımıyla vücuttan alınır ve hedeflenen şekil operasyon sırasında görülür.
2- Daha fazla yağın olduğu bölgelerde tercih edilebilir. (Özellikle göbek, basen, bacak gibi)
3- Yağ miktarı daha fazla olduğu için operasyon sonrasında iyileşme süresi lazer lipolize göre daha uzundur.
Liposuction için uygun hastalar kimlerdir?
Bu operasyon için en uygun hastalar, boy/kilo oranı ideale yakın ve bölgesel fazlalığı olan hastalardır. Hamilelik, genetik yatkınlık ya da beslenme düzeninden kaynaklı vücutta bazı bölgeler diğerlerine oranla daha fazla yağlanabilir. Bu tip fazlalıklara sahip hastalar liposuction için en uygun adaylardır. Yine de uygun hasta olup olmadığınızı plastik cerrahınızla yaptığınız görüşme sonrasında doktorunuzla beraber karar vermelisiniz.
Lazer Liposuction operasyonu ile kaç kilo zayıflanabilir, hangi bölgeler uygulanabilir?
Hiçbir liposuction operasyonu zayıflama amaçlı yapılamaz. Liposuction bir vücut kontür düzeltme operasyonudur. Operasyon sonrasında hedef zayıflama değil incelmedir. Bölgesel yağlanma olan her bölgede yapılabilir. Genellikle tercih edilen alanlar;
1- Basen
2- Karın
3- Bel
4- Kollar
5- İç bacak
6- Jinekomasti tedavisi (erkeklerde meme büyümesi)
Liposuction operasyonu hangi tip anestezi yöntemi ile yapılabilir?
Öncelikle liposuction (liposakşın) sadece ve sadece tam donanımlı hastanede yapılmalıdır. Bu tercih hastanın sağlığı açısından çok önemlidir. Yapılacak alan ve alınacak yağ miktarına göre genel, lokal ya da lokal+sedasyon anestezisi altında yapılabilir. Şayet tek bir alan ve az bir miktar liposuction yapılacaksa sadece lokal anestezi yeterlidir. Çok alan ve fazla miktarlı liposuctionlarda hastanın sağlığı açısından genel anestezi daha uygun olur. Anestezi tipine doktorunuz ve operasyonu olacağınız hastanedeki anestezi uzmanıyla beraber karar vermelisiniz.
Lazer Liposuction operasyonu sonrası sosyal hayata ve iş hayatına dönüş ne zamandır, iyileşme süreci nasıldır?
Genelde operasyon sonrası sosyal hayata ve iş hayatına dönüş süresi 3-5 günü bulabilir. Morluk, şişlik, ağrı ilk hafta fazla olup sonrasında hızla azalır. Lazer Yardımlı Liposuction’da korse kullanımı 15 gün iken, diğer liposuction yöntemlerinde korse kullanım süresi 1 ayı geçebilir. 1 ayın sonunda şekil %70 oranında oturur, vücut şeklinizin tam oturması ise 6 ayı bulabilir. Bu süre bütün ameliyatlarda aynıdır.
Lazer Liposuction sonrasında vücutta dalgalanma ve sarkmanın olmaması için ne yapılmalıdır?
Liposuction operasyonu sonrasında en korkulan şey operasyon alanlarında dalgalanma ve sarkma gibi şekil bozukluğudur. Bütün liposuction yöntemleri içinde cildin kalitesini arttıran ve cildi sıkılaştıran tek yöntemin lazer liposuction olduğu kanıtlanmıştır.
Liposuction sonrasında yağ hücreleri başka alanlara yürür mü?
Vücudumuzdaki yağ hücre sayısı sabittir. Kilo alındığında ise yağ hücresi genişler. Liposuction yapılan alanda yağ hücre sayısı azalır. Şayet hasta liposuctiondan sonra fazla kilo alırsa, operasyon yapılan alanda daha az yağ hücresi kaldığı için diğer alanlar daha şiş görülür. Bu da şekil bozukluğuna yol açar. Bu yüzden hastalar yaşam tarzlarına dikkat etmeli, operasyon sonucunu korumak amacıyla yaşam tarzlarına diyet ve egzersizi eklemelidirler.
Lazer Liposuction çok tehlikeli bir operasyon mudur, operasyon sonrası ölüm ve yağ embolisi oranı sık mıdır?
Liposuction operasyonu Dünya Plastik Cerrahi Derneği (ISAPS) 2015 istatistiklerine göre dünyada en sık yapılan operasyondur. Ek sistemik hastalığı olmayan, sağlıklı bir hastanın uygun şartlarda, deneyimli bir plastik cerrah tarafından yapılan bir liposuction operasyonundan sonra, komplikasyon gelişme riski, bir vatandaşın Türkiye’de trafik kazası geçirme riskinden çok daha düşüktür.
KOL ESTETİĞİ NEDİR?
Kimler Kol Estetiği İçin Uygundur?
Aşırı kilo alıp vermeye ya da yaşın ilerlemesiyle ciltte kollajen kaybına bağlı sarkma problemi olan hastalar kol estetiği için uygundur. Cilt problem olmayıp, cilt altı aşırı yağ birikimi olan hastalar Kol Estetiği için ideal hastalardır.
Kol Estetiğinde Hangi Operasyonlar Uygulanır?
Cilt gevşekliği problemi olmayan, cilt altı aşırı yağ birikimi olan hastalarda Liposuction tek başına yeterlidir. Lazer Yardımlı Liposuction’ın tercih edilme nedeni, cilt sıkılaştırma etkisidir. Cilt Gevşekliği sorunu olan hastalarda ise Kol Germe operasyonunu tercih etmekteyiz.
Kol Germe Operasyonunda Nasıl Bir İz Kalır?
Kol iç kısmında kalacak şekilde, dirsek hizasından başlayarak koltuk altına doğru uzanan, (gerekirse koltuk altına yerleşecek şekilde) J,L yada kısa T benzeri bir iz kalır. Maalesef iz tamamen kaybolmaz ama ilk 2 aydan sonra solar. Bu noktada hastanın izsiz ama sarkık mı, yoksa izli ama gergin bir kola mı sahip olmak istediğine karar vermesi gerekir.
Operasyon Sonrası Nelere Dikkat Etmek Gerekir?
Operasyon mutlaka tam teşekküllü bir hastanede yapılmalıdır. Genel yada Lokal Anestezi altında yapılabilir. Operasyon süresi yaklaşık 2-3 saattir. Operasyondan sonra yaklaşık 15 gün baskılı korse kullanılması tavsiye edilir. Hastalar ortalama 7-10 gün içinde sosyal hayatlarına dönebilir. 1 ayın sonunda ortalama %70 iyileşme sağlanır. Tam iyileşme süresi ortalama 6 aydır.
BACAK ESTETİĞİ NEDİR?
Kaç Çeşit Bacak Estetiği Uygulaması Vardır?
Bacak estetik uygulamalarını Cerrahi ve Cerrahi Dışı olarak ikiye ayırabiliriz. Cerrahi Dışı uygulamalarda en sık başvurduğumuz yöntem, ofis şartlarında yapılabilen geçici dolgu uygulamalarıdır. Özellikle küçük boyutlardaki bacak kontür bozukluklarında dolgu uygulamaları tercih edilir. Cerrahi dışı yardımcı yöntemler ve cihazları da bacak güzelleştirmede kullanabiliriz. Fakat bu cihazların kalıcı bir çözüm olmadığını ve aralıklı uygulama yaptıkça daha iyi sonuç alınabildiğini hastayla paylaşmak şarttır.
Bacak Estetiği Kimlere Uygulanabilir?
Genç hastalarda, bacaklardaki estetik olmayan görüntü bozuklukları için genelde lazer liposuction yeterlidir. Ancak yaşlı veya uzun süre aşırı kilolu olup çok miktarda kilo vermiş hastalardaki ileri düzeydeki bozukluklar için tek başına cerrahi uygulama yapılabilir veya cerrahi ve lazer liposuction birlikte uygulanabilir. Lazer Liposuction uygulanması, yapılacak cerrahi müdahalenin boyutunu azaltır. Cerrahi müdahale sarkmaya neden olan fazla dokuların çıkarılması ve dokuların yukarıya asılması-gerilmesi esasına dayanır. Hastaların gerçekçi beklentilerinin olması önemlidir. Hastalar cerrahinin risklerini ve olumsuzluklarını, izlerin yerleşimini, yara iyileşmesinin herkeste aynı olmadığını ve izlerin belirgin olabileceğini anlamış olması gerekmektedir.
Bacak Estetiğinde En Etkili Yöntem Hangisidir?
Bacak estetiğinde en büyük gelişme, 100 kadının 85 inde değişik şiddetlerde görülen sellülitin, tek seansta ve kalıcı olarak % 70-80 düzelten sellülit lazeri olan Cellulaze’dır. Sellülitin cerrahi tedavisinde, subsizyon denilen serbestleştirme yöntemi kullanılmış fakat bu yöntem de tek başına yeterli olmamıştır. Çünkü tek sorun fibröz bantların cildi çekmesi sonucu oluşan çöküntüler değildir. Aynı zamanda yağ fıtıklaşması ve ciltteki incelmeyi tedavi edecek yöntem de gerekmektedir.
Cellulaze
Sellülit tedavisinde, en son ve en etkili yöntem Cellulaze denen özel sellülit lazeridir. Cellulaze, tek seansta, özel bir dalga boyu ile sellülitli alanda hem fibröz bantları serbestleştirir, hem fıtıklaşmış yağ dokularını eritir ve hem de cildi sıkılaştırarak etki eden ayrıca portakal kabuğu ve ciltteki gamzeleri yok eden, minimal invaziv bir yöntemdir.
Cellulaze Lazeri Nasıl Uygulanır?
Cellulaze lazerinin kullanımında; hastanın uyutulmasına gerek kalmadan, sadece sellülitli alan uyuşturularak, çok küçük bir kesi ile cilt altına girilir ve özel bir dalga boyuna sahip lazer ile sellülite neden olan tüm etkenler tedavi edilir. Cellulaze’ı farklı kılan bir diğer özellik de; özel dizaynı sayesinde, lazer ışınını istenen alanlara verebilmesidir.
SONUÇ
Cellulaze’ın en büyük avantajı; Sellüliti tek seansta ve kalıcı bir şekilde tedavi etmesidir.
RİNOPLASTİ (Burun Estetiği)
Rinoplasti Nedir? Neden İhtiyaç Duyulur?
Burun yüzümüzün ortasında ve en önde olmasından dolayı yüz güzelliğinin en dikkat çeken parçasıdır. Günlük hayatımızda, sosyal ilişkilerimizde karşımızdaki kişinin yüzümüzde en önce fark ettiği kısımdır. Dolayısıyla burnumuzun düzgünlüğü ve yüzümüzle uyumu ya da şekilsel bozuklukları ve yüzümüzün genel bütününe uyumsuzluğu kişilerin ilk odaklandığı yerdir. Verdiğimiz ilk izlenim, imajımızın önemli bir parçasıdır. Elbetteki burnumuzun şekli toplumdaki konumumuzu ve saygınlığımızı belirlemez. Kişiliğimiz, birikimlerimiz, iletişim becerilerimiz çok daha önemlidir. Bununla beraber özellikle günümüz dünyasında öne çıkan/çıkarılan görsel algının belirleyiciliği ve görünümün önceliği yadsınamaz bir gerçekliktir. Burundaki fark edilir şekil bozukluğu, beraberinde kişide özgüven eksikliği gelişmesine sebep olabilmektedir. Kişi aynaya baktığında yüzün genel bütününden uzaklaşıp sadece burnuna odaklanabilir, bazen sadece burnundaki şekil bozukluğu sebebiyle aynaya bakmaktan kaçınabilir, bulunduğu ortamda herkesin burnuna baktığını düşünebilir, fotoğraf çektirmekte isteksiz olabilir.
Bu noktada burun şeklinin düzeltilmesi ve yüzle uyumunun sağlanması ihtiyacı hissedilir. Rinoplasti burun şeklinin kalıcı olarak değiştirilmesi, düzeltilmesidir. Rinoplasti ile burnunuzun büyüklüğü, şekli ve oranları değiştirilebilir. Burun şeklini oluşturan kıkırdak ve kemik yapılara yeniden şekil verilir. Burunda kemer varsa düzeltilebilir, burun orta hattan sağa veya sola sapmışsa orta hatta getirilebilir, burun ucu düşükse kaldırılabilir, kalkıksa düşürülebilir, darsa genişletilebilir, genişse daraltılabilir, asimetrik ise simetrik hale getirilebilir, burnun yüksekliği azaltılabilir veya artırılabilir, burun delikleri genişse daraltılabilir, burun kökü basıksa doldurulabilir, yan duvarlar çökükse desteklenebilir, burnun alt kısmı sarkıksa düzeltilebilir.
Burada unutulmaması gereken en önemli konulardan biri burnumuzun esas fonksiyonunun nefes almak olduğudur. Burundaki şekil bozukluğuna çoğu zaman burun tıkanıklığı şikayetinin eşlik ettiği görülür. Özellikle eğri burunlarda burun içini düzeltmeden yalnızca burun dışını düzeltmek zor, çoğu zaman imkansızdır. Ünlü burun cerrahı AUFRICHT’in dediği gibi “Where the septum goes, there goes nose” (Septum nereye giderse burun oraya gider). Aslında bu sözün terside doğrudur. Dolayısıyla rinoplastide başarılı bir estetik ve fonksiyonel sonuç için burun içini ve dışını bir bütün olarak düşünmek ve değerlendirmek gerekir. Yine de rinoplasti ile yapabileceklerimizin bir üst sınırı vardır. Rinoplastide aşırı kıkırdak ya da kemik çıkarılması ya da uygun olmayan planlarda kemik müdahaleleri normal olan nefes almayı daha da bozabilir. Burun şeklini değiştirirken nefes alma fonksiyonunu korumak, dahası burun tıkanıklığı varsa rinoplasti esnasında mutlaka düzeltmek gereklidir.
Burun şeklinden memnun olmayan, burnuyla ilgili ne istediğini ve ne istemediğini bildiğinden emin, isteklerini doktoruyla açıkça paylaşabilen, ameliyat sürecini ve sonuçlarını anlayan, ameliyat sonrası yeni burnu ile yaşamında nelerin değişebileceğinin ve nelerin değişmeyeceğinin farkında olan, ameliyatın faydaları yanında riskleri ve sonuçları hakkında bilgi sahibi olan, kızlarda 16 erkeklerde 17 yaşın üzerinde olan kişiler rinoplasti için uygun adaylardır. Ameliyat öncesi görüşme, değerlendirme ve ameliyata karar verme aşamalarında doktorunuzla iletişiminiz ve motivasyonunuz çok önemlidir. Ameliyat öncesi estetik ve fonksiyonel değerlendirme, fotoğraf analizi ve problemlerin tespiti, operasyon planı, greft ihtiyacı ve kullanımı, ameliyat sonrası süreç ve muhtemel komplikasyonları detaylı ve açık bir şekilde konuşmak gerekir. Unutmayın ki başarılı bir ameliyat süreci sadece cerrahın deneyimi, bilgi ve becerisi ile değil aynı zamanda sizin de istek, motivasyon ve sabrınıza bağlıdır. Ben ameliyat öncesinde birkaç kez zihnimde ameliyatı yaparım, olası güçlükleri ve nasıl gidereceğimi önceden planlarım.
Rinoplasti yüz plastik cerrahisinde en zor operasyonlardan biridir. Standart bir rinoplasti yoktur, her hasta, her yüz ve her burun bir bütün olarak düşünüldüğünde birbirinden farklı anatomik yapıda ve kendine özeldir. Dolayısıyla her hasta için ayrı planlama gerektirir. Estetik ve fonksiyonel deformitelerin eksiksiz tespiti, iyi bir tasarım ve cerrahi plan, bunu gerçekleştirmek için yetenek ve en önemlisi deneyim gerekir. Her açıdan iyi görünen ve yüzün diğer yapıları ile dengeli bir burun hedeflenir. Cerrahın sanatsal becerisi, burun cerrahileri ile ilgili eğitim ve deneyimi, kendini geliştirme arzusu başarılı bir sonuç için en önemli etkenlerdir. Bunun yanında estetik ve fonksiyonel olma ilişkisindeki denge çok iyi korunmalıdır. Şahsi olarak rinoplasti ameliyatlarında aşırı rezeksiyonlardan kaçınıyor, yapısal desteği korumaya çalışıyor ve hastalarımda yaşamları boyunca sürecek doğal bir görünüm elde etmeye çalışıyorum.
Ameliyat Öncesi Değerlendirme?
Estetik Değerlendirme;
Önce gözlem; nefes alırken burun kanatları ve yan duvarlarında çökme olup olmadığı (burun valfi), burun cildi ( kalınlığı) değerlendirilir. Sonra burun kökünden başlayıp dudağa kadar burnun kemik ve kıkırdak yapıları muayene edilerek değerlendirilir. Burun kemikleri (kısa nazal kemik var mı, sertlik, kalınlık, burun kemeri, eğrilik, düzensizlik, asimetri), burun kıkırdakları (şekil, konum, büyüklük, kalınlık, esneklik, asimetri, fazlalık, eksiklik, burun ucu desteği, düşüklük, kalkıklık, eğrilik, genişlik, dolgunluk), burun tabanı ve burun delikleri (genişlik, darlık, asimetri, burun kenarlarında çekiklik) değerlendirilir. Burun-alın ve burun-dudak açısı, burnun yüzdeki ve kendi içindeki oranları değerlendirilir. Gülerken ve konuşurken üst dudak ve burun ilişkisi, burun kaslarındaki gerilme ve kasılmalar dikkatle değerlendirilir. Alt çene ve ucu değerlendirilir. Burun şekli ile ilgili olarak alından başlayarak dudağa kadar burundaki şekil bozuklukları veya düzelmesi istenen ayrıntılar konuşulur.
Fonksiyonel Değerlendirme;
Burun tıkanıklığı olup olmadığı, varsa daha çok hangi tarafta olduğu, sabit mi değişken mi olduğu, normal nefes almada mı derin nefes alma veya efor sarf ederken mi olduğu öğrenilir. Daha sonra burun içi muayenesine geçilir. Burun septumu (eğrilik, kayma, kıkırdağın kalınlığı ve miktarı), burun etleri (büyüklük ve anatomik varyasyonlar), burun valfi, polip, sinüzit vs. varlığı değerlendirilir. Klasik burun içi muayenesinde burnun arka kısmındaki problemlerin %40 ı gözden kaçar. Bu nedenle mutlaka endoskopik muayene ile burnun arka kısmının ve geniz bölgesinin görülmesi gerekir. Gerektiğinde burun ve sinüs tomografisi çekilir.
Fotoğraf Çekimi ve Bilgisayar Analizi
Standart fotoğraf çekiminde burun; önden, alttan, sağ yan(profil), sağ oblik(45°), sol yan(profil), sol oblik(45°) olmak üzere 6 farklı açıdan fotoğraf çekilir.
Ben standart fotoğraf çekimi haricinde gülerken ve yukarıdan da burnun fotoğrafını çekiyorum. Gülerken çekilen fotoğraf burun ve dudak ilişkisini gösterirken, burundaki orta hattan sapmalar en iyi yukarıdan çekilen fotoğraflarda görülebiliyor.
Daha sonra fotoğraflar bilgisayara aktarılır, özel bir program sayesinde yüzünüze en uygun burun şekli tasarlanır. Bu tasarım, ameliyatı planlamada oldukça yardımcı olur. Ancak bilgisayarda oluşturulan görüntü ile ameliyat sonucunun birebir aynı olamayabileceği, son derece yakın bir görünüme ulaşılabileceği bilinmelidir.
Ameliyat öncesinde sürekli kullandığınız ilaçlar, kronik hastalıklar (hipertansiyon, şeker hastalığı vs.), daha önce geçirilmiş ameliyatlar, alerji, kanama problemi gibi konularda mutlaka doktorunuzu bilgilendiriniz. Ameliyattan 10 gün önce aspirin ve benzeri (naproksen, ibuprofen,..) kan sulandırıcı ağrı kesicilerin, A vitamini, Gingo biloba’nın kesilmesi (morluk ve şişliği artırabilirler), 5 gün önce alkolün kesilmesi (ödemi artırabilir), sigaranın kesilmesi (yara iyileşmesini geciktirir, anestezi sonrası akciğer problemlerini artırır, enfeksiyon riskini artırır) önerilir.
Rinoplasti Ameliyatı Nasıl Yapılır?
Son yüz yılda bilim ve sanattaki değişimle beraber rinoplasti yaklaşımı ve anlayışı da değişmiştir. Önceleri rinoplasti ameliyatı burnun küçültülmesi (redüktif rinoplasti) şeklinde uygulanmaktaydı. Redüktif rinoplastide fazlaca kıkırdak ve kemik çıkarılıyor ve küçük bir burun elde ediliyor, burun iskeleti yapısal olarak zayıflıyordu. Erken dönemde bu durum hastalar için oldukça tatmin edici iken yıllar geçtikçe burunda gelişen yapay ve orantısız görünüm hastaları mutsuz etmekteydi. Ayrıca burnun birçok yapısal destek mekanizması zayıfladığından nefes alma problemleri de gelişmekteydi.
Günümüz modern rinoplasti anlayışında küçültme değil yeniden şekillendirme prensibi kabul görmektedir. Bunun için sadece gerektiği kadar eksizyon (kıkırdak veya kemik çıkarılması), sütür (dikiş) ve greft teknikleri uygulanmaktadır. Benim rinoplastideki felsefem ve hedefim; estetik olarak güzel, çekici ve yüzün bütünü ile orantılı, yapısal olarak sağlam ve kalıcı, fonksiyonel olarak da rahat nefes alan bir burun elde etmektir.
Kapalı ve Açık Yaklaşım Nedir?
Neredeyse son 50 yıldır rinoplastinin açık mı kapalı mı yapılması konusu tartışılmaktadır. Burada şunu baştan bilmek gerekir; açık ya da kapalı yaklaşım, ameliyat tekniği değil burnun kıkırdak ve kemik yapılarına ulaşmak için kullanılan yoldur. Açık veya diğer adıyla Eksternal yaklaşımda kolumellaya (burun deliklerini birbirinden ayıran yapı) ters V veya W şeklinde yapılan küçük bir kesi sonrası cilt kaldırılarak burnun kıkırdak ve kemik yapılarına ulaşılır. Ameliyatın son aşamasında ciltteki kesi dikilerek kapatılır. İyileşme sonrası bu kesi izi normalde fark edilmez. Ancak çok yakından ve dikkatli bakıldığında fark edilebilir. Kapalı yaklaşımda ise tüm kesiler burun içinden yapılır. Burada açık veya kapalı yaklaşımdan biri diğerinden daha iyidir diye bir kural yoktur. Ben burnun durumuna göre bu yaklaşımların her ikisini de uyguluyorum. Örneğin orta hatta kemerli bir burunda, burun ucu simetrik ve düzgün ise kapalı yaklaşımı tercih ediyorum. Kapalı yaklaşımın avantajı; burun ucu (tip) destek mekanizmalarını pek bozmaması, daha az travmatik olması, iyileşmenin daha kısa sürmesi, ameliyat sonrası ödemin daha çabuk düzelmesi, burun ucunda his kaybı olmaması olarak sayılabilir. Eğri burunlar, major revizyon gerektiren burunlar, burun ucunda belirgin asimetrisi olan burunlarda ve yarık dudak rinoplastisinde açık yaklaşımı tercih ediyorum. Açık yaklaşımın avantajı ise burnun tüm kıkırdak ve kemik yapılarına hakim olunabilmesi ve her türlü greft ve sütür (dikiş) teknikleri uygulamalarına olanak sağlamasıdır. Ameliyat süresi burnun şekline ve yaklaşıma göre 1-4 saat sürer. Benim için önemli olan ameliyatın süresi değil sonucudur.
Ameliyat Sonrası Süreç nasıldır? Nelere Dikkat Etmeliyim?
İlk 2 gün boyunca göz çevresi ve yüzde şişlikte artış olabilir. Şişlik ve morluğu azaltmak için 2 gün boyunca hasta başı yüksekte olacak şekilde 2 yastıkla (30-45 derece) yatmalı, uyanık olduğu zamanlarda saatte bir 10-15 dakika buz veya donmuş bezelye tatbiki uygulanmalıdır. 3.günden sonra şişlikler azalır, yavaşça yanaklara doğru iner 5-7. günden sonra kaybolur. Morarma ise hastanın cilt yapısına, kemiklerin kalınlığına, ameliyatın süresine, ameliyatta kullanılan aletlerin hassasiyetine göre değişik oranda görülür. Morluk gelişirse 10-14 gün içinde giderek azalır ve kaybolur. Süreci hızlandırmak için bazen morluk giderici kremler kullanılabilir. Morluk gelişiminde burun kemiklerine yaklaşım ve kullanılan cerrahi aletler önemlidir. Ben rinoplastide kemikleri kırmaktan ziyade kesmeyi tercih ediyorum, bunun için 2-3 mm lik keskin osteotomlar (kemik kesiciler) kullanıyorum. Hastalarımın sadece %20 sinde morlukla karşılaşıyorum.İ lk 2-3 gün sızıntı şeklinde burun kanaması olur, 3. Günden sonra sümükle karışık akıntılar olur.
Ameliyattan 1 hafta sonra burun dışındaki tespit materyali (thermal splint veya alüminyum alçı) çıkarılır. Kontrolleri ve pansumanı yaptıktan sonra burna cilt renginde bantlar yapıştırılır. Bu bantlar 1 hafta boyunca tutulur. Bantlama, hem ödemin daha çabuk azalmasını hem de burnun korunmasını sağlar.
Ameliyat bitiminde burun içine yumuşak silikondan yapılmış esnek tamponlar konulur (doyle splint). Bu tamponların ortası boruludur, kurumuş sümük veya pıhtı ile tıkanmazsa tamponlu iken de burundan nefes alınabilir. Ameliyatın kapsamına göre (rinoplasti ile beraber septoplasti, burun eti küçültülmesi, vs.) 3-5 gün sonra tamponlar çıkarılır. Çıkarma işlemi 10-15 saniye sürer ve ağrısızdır. Bazı hastalarda burun mukozası ve septum eriyen dikişlerle birbirine dikilerek tamponsuz ameliyat yapılabilir. Ancak silikon tamponlar hem kanamayı, hem de ameliyat sonrası burun içinde yapışıklık gelişme riskini azalttığından tercih edilir. Tamponlar çıkarıldıktan sonra birkaç hafta burun içerisinde kabuklanmalar olur. Rinoplasti ile beraber burun etleri küçültülen hastalarda kabuklanma daha uzun sürebilir. Günde 4-5 kez serum fizyolojik veya tuzlu suyla burun yıkama yaparak bu kabuklar yumuşatılabilir. Sonrasında genize doğru çekerek veya hafifçe sümkürerek çıkarılabilir. Burun girişindeki kabuklar oksijenli su veya antibiyotikli kremlerle yumuşatılıp temizlenebilir.
Ameliyattan sonra hafif-orta düzeyde ağrı olabilir. Bu ağrılar normal ağrı kesicilerle rahatlıkla giderilebilir.
1 hafta- 10 gün sonra fazla efor sarf etmeden çalışabilir, okula gidebilirsiniz. 1 ay sonra ağır sporlar hariç normal sporunuzu yapabilirsiniz. Spor yaparken mutlaka burnunuzu travmalardan korumanız gerekir. En az 2 ay süreyle güneşten korunmanız (yüksek faktörlü güneş koruyucu kullanın), gözlük (güneş gözlüğü dahil) kullanmamanız önerilir. Doğrudan güneş ışığına maruziyet hem ödemin geç düzelmesine hem de ciltte kalıcı lekelenmelere neden olabilir. Gözlük ise sürekli baskı oluşturarak burun kemiklerinde kayma ve çökmeye neden olabilir.
Ne Gibi Komplikasyonlar Görülebilir?
Ameliyat esnasında veya ameliyat sonrasında bazı komplikasyonlar görülebilir.
Fonksiyonel, estetik veya her ikisi ile ilgili komplikasyonlar görülebilir. Sıklıkla az rezeksiyon, aşırı rezeksiyon ve /veya simetri problemleri olur. Bazen anormal skar (nedbe) gelişebilir.
Ameliyat esnasında görülebilen komplikasyonlar;
● Anestezi komplikasyonları
● Kanama; Ameliyat öncesinde tansiyon kontrolü, kan sulandırıcıların kesilmesi, ameliyat esnasında düşük tansiyon sağlanması, ameliyatta doku planlarının korunması ve dokulara nazik davranma bu ihtimali azaltır.
Ameliyat sonrasında görülebilen komplikasyonlar;
● Kanama; Ameliyat sonrasında müdahale gerektiren kanama %1 den az görünür.
● Enfeksiyon
● Septal hematom veya apse; Burun septumunda kıkırdak ile üzerindeki mukoperikondrium denen örtünün arasında kan birikmesidir. Biriken kan bekledikçe enfekte olur ve apse gelişebilir. Septum kıkırdağı bu örtüden beslendiği için erkenden kanı veya iltihabı boşaltmak gerekir.
● Septum perforasyonu; Her iki burun deliğini birbirinden ayıran burun bölmesinin (nazal septum) tam kat delinmesidir. En sık nedeni burun ameliyatları (septum cerrahileri) komplikasyonlarıdır. Kabuklanma, kanama, burundan nefes alırken ıslık sesi duyulması, burun tıkanıklığı, ağrı, burun ve geniz akıntısı gibi semptomlar görülebilirken, hastaların bazılarında hiç bir şikayet olmayabilir.
● Burun içinde yapışıklık (sineşi); En sık septum ile alt konka (burun eti) arasında olur. Burun tıkanıklığına neden olabilir.
● Dikiş ve Kesi problemleri; Çok nadir görülmekle beraber erken dönemde dikişlerde kopma veya erime, geç dönemde vücudun dikişleri reddetmesi ve atmaya çalışması görülebilir. Yine nadiren ciltteki kesi yerlerinde belirgin iz, burun içi kesilerin iyileşmesinde skar (nedbe) gelişimi görülebilir.
Nefes alma ve diğer fonksiyonel komplikasyonlar nelerdir?
Primer rinoplasti hastalarının yaklaşık %15-25 inde ameliyat sonrasında burun valfinde daralma ve nefes alma problemleri görülür. Estetik olarak tatminkar bir sonuca ulaşan hastalar başlangıçta bu sorunu pek önemsemezken yeni burunlarına alıştıktan sonra yaşam kalitelerindeki düşüşü belirgin biçimde hissederler. Bunu önlemek için ameliyat esnasında burun valfinde daralma görülen hastalarda mutlaka valf bölgesinin greft ile desteklenmesi gerekir.
Estetik komplikasyonlar ve başarısızlıklar?
● Eğri burnun devam etmesi; Primer ve revizyon rinoplastide en becerikli cerrahlarda bile olabilir.
● Burun ucunda düşme; Burun ucu (tip) desteği sağlanan ameliyatlarda böyle bir durum görülmez.
● Domuz burnu (pig snout); Aşırı rezeksiyonda ve burun ucu fazla kaldırıldığında burun delikleri fazlaca görünür hale gelir ve domuz burnu görünümü oluşur.
● Alar retraksiyon-kollaps, Valv yetmezliği; Burun yan kıkırdakları fazlaca alınırsa burun iyice daralır, nefes alırken yan duvarlar içeri çöker, burun mandalla sıkılmış gibi görülür.
● Pollybeak (papağan burnu-gagası) deformitesi; Burun kemerinin kıkırdak kısmının az alınması burundaki problemin devam etmesine veya pollybeak (papağan burnu-gagası) deformitesine neden olur.
● Açık çatı deformitesi; Burun kemikleri yanlardan tam kırılmazsa burun sırtında açıklık ve çukur oluşur.
● Saddle nose (semer burun) (boksör burnu); Burun orta bölmedeki (septum) desteğin kaybı sonucu burun sırtının çökmesiyle oluşur. Septumun aşırı rezeksiyonu sonucu oluşur, önlemek için en az 1,5 cmlik L şeklinde kıkırdak destek bırakmak gerekir.
● Ters V deformitesi ve Orta çatı kollapsı; Burun kemik ve kıkırdak birleşiminde ters V harfi şeklinde gölgelenme olur ve nefes alma güçlüğü olur. Önlemek için özellikle burun kemikleri kısa olan hastalarda dikkat edilmeli, burun orta çatısı greft ile desteklenmelidir.
Aslında primer rinoplastideki estetik komplikasyonlar ve başarısız sonuçlar revizyon rinoplastinin sebepleridir.
Başka sorularınız varsa ekibimiz tedavi seçeneklerinizi araştırmaktan mutluluk duyacaktır.
Ücretsiz danışmanlık talebinde bulunmak için aşağıya tıklayın